1. Anasayfa
  2. Doctors
  3. Psikolog Burak Akkaya
Psikolog Burak Akkaya Psikolog Burak Akkaya

Ücretsiz ön görüşme ve indirim kodunuz için Whatsapp aracılığı ile iletişime geçin!!!

“Psikolog Burak Akkaya” Adres

Pzt, Sal, Çar, Per, Cum, Cmt, Paz

Hakkında “Psikolog Burak Akkaya”

Üsküdar Üniversitesi İngilizce Psikoloji bölümünden mezun olan Burak Akkaya, Lisans eğitiminin ilk yılından itibaren özel bir Psikiyatri kliniğinde asistan olarak görev almıştır. Lisans eğitiminin devam eden yıllarında çeşitli sivil toplum kuruluşları ve derneklerde gönüllü olarak bulunmuştur. Lisans eğitimi tamamlanırken NöroPsikiyatri İstanbul hastanesinin gözlem, vaka analizi ve terapi süreci kapsamında tedavi gibi pratik tecrübesi kazanma imkanı olmuştur. Bunlara ek olarak edebiyat ile ilgili olan Burak Akkaya’nın Sözyaşı adında bir şiir kitabı ve Fütursuz adında bir edebiyat dergisi bulunmaktadır.

Uzmanlıklar

Aile Terapisi
Cinsel Terapi 5 Hastalık
Cinsel İsteksizlik
Erken Boşalma
Geç Boşalma
Mastürbasyon Bağımlılığı
Vajinusmus
Yetişkin Terapisi
İlişki Terapisi

Eğitimler

  • Lisans Üsküdar Üniversitesi - Psikoloji
  • Aile ve Çift Terapisi Üsküdar Üniversitesi
  • Bilişsel Davranışçı Terapi ( 2023 - 2023 ) Türk Psikoterapistler Akademisi
  • Cinsel Terapi Türk Psikoterapistler Akademisi

“Psikolog Burak Akkaya” Cevapları

  • Merhaba, Bu obsesif kompulsif bozukluk dediğimiz halk dilinde takıntı bozukluğu olarak da bilinen rahatsızlığın patolojik düzeydeki belirtilerindendir. Bu durumu hissediyorsanız; takıntı bozukluğunun iki aşaması olan obsesyon ve kompulsiyon kısımlarından birinde takılı kalıyorsunuz demektir. Obsesyon dediğimiz (takıntının düşüncede, kendini sürekli tekrarlayan düşünce gibi görülmesi durumu) durumda kalmasıdır. Obsesyon ile mücadele etme gücünü bulamayacağınızı düşünüyorsanız psikoterapi süreci bunu desteklemek içindir.

  • Panik bozukluk dediğimiz rahatsızlık belirtileri aşağıdaki gibidir; - Çarpıntı, kalbin kuvvetli ya da hızlı vurması - Göğüs ağrısı, göğüste sıkışma hissi - Nefes darlığı ya da boğulma hissi - Baş dönmesi, sersemlik, baygınlık hissi - Uyuşma ya da karıncalanma - Üşüme ürperme ya da ateş basması - Bulantı, karın ağrısı - Titreme, sarsılma hissi Yukarıdaki belirtiler görüldüğü durumlarda panik bozukluk tanısı almak yaşam kalitenizi, rutininizi değiştirmeyecektir. Bu belirtilerin sizde var olduğunu hissetmeniz durumunda bir uzmana danışmanız daha sağlıklı ve kontrollü olmanızı sağlayacaktır. Ek olarak; Kalp krizi geçiriyormuş gibi Bayılacakmış gibi Delirecekmiş gibi Boğulacakmış gibi Hissetmeniz normaldir. Çünkü rahatsızlığın belirtileri içerisinde bunlar da kişiden kişiye değişmektedir. Bunlar psikoterapi sürecinde kontrol altına alınabilecek belirtilerdir.

  • Evet, panik atak bir kalp rahatsızlığı değildir, bildiğiniz kronik bir rahatsızlığınız veya kalp hastalığınız yoksa panik bozukluk kalp krizi için risk faktörü değildir. Geçiriyor gibi hissetmeniz normaldir. Bu Panik bozukluğun belirtilerindendir. Panik atak tek başına kalp krizi geçirilmesine yol açmaz. Ancak altta bir kalp hastalığı varsa onun şiddetlenmesine ve tetiklenmesine yol açabilir.

  • Eğer kronik veya bilinen bir kalp rahatsızlığı veya nefes darlığı gibi bir tanı, teşhis içeren rahatsızlığınız yoksa bu belirti normaldir. Panik atak sırasında anksiyetenin (kaygının) duygusal, bedensel ve bilişsel bulguları ortaya çıkar. Çarpıntı, terleme, titreme, nefes darlığı, soluğun kesilmesi, göğüs ağrısı, bulantı-karın ağrısı, baş dönmesi-sersemlik, uyuşma, kontrol kaybı (çıldıracakmış gibi hissi) veya ölüm korkusu görülebilir. Bunlar Panik bozukluğun belirtilerindendir. Psikoterapi ile tedavisi mümkündür.

  • Kaygı ve endişelerinizin hangi olaydan kaynaklandığı ile ilgili düşünün, - Kaygıya yol açan etkenlerle yüzleşin - Düşünce biçiminizi değiştirin, - Aynı anda bir çok işi yapmamaya çalışın. - Derin nefes alıp verin. Bu, Endorfin (vücudun yaptığı doğal Morfin) salgısını arttırarak sizi rahatlatır. - Kaygıyı artırabilen kafeinli maddeleri (çay, kahve, kola) azaltın. - Beyni sakinleştiren GABA adlı kimyasalı arttıran 1 bardak Kefir veya 1 kase yoğurt tüketin. - Endişe savar hormonumuz olan Serotonin ( Mutluluk hormonu) i arttırmak için 1 avuç Kabak çekirdeği yiyebilirsiniz. - Sinirleri ve kasları gevşeten Magnezyum içeren gıdalar tüketin( Ispanak, pazı, badem gibi) - Sinirleri güçlendiren, Serotonin yapımını arttıran B6 vitamini tüketin ( muz, balık, yumurta, tavuk, bezelye veya havuç tüketin) - Gevşemeyi öğrenin. Hipnomeditasyon,Yoga,Nefes teknikleri gevşemenize yardımcı olabilir. Ayrıca Hipnoterapi,Psikoterapi yöntemleri de endişelerinizin gerçek nedenlerini bulup çözmenize yardımcı olabilir.

  • Kaygı bozukluğu olan kişilerin patolojik durumu psikoterapiden veya ilaçlı tedaviden fayda görmesi değişkenlik gösterebilir. İlaç tedavileri ve psikoterapiler veya her iki yöntem bir arada uygulanabilir. Hangi tür tedavinin hasta için uygun olduğu psikoterapist veya psikiyatri doktoruyla alınacak ortak karar ile belirlenir. Bu kişiler hissettikleri endişe yüzünden normal hayatlarına devam edemez hale gelir. Sağlıklı kişilerde anksiyete geçici bir durumken, anksiyete bozukluğu olan kişilerde bu durum sürekli bir hal alabilir. Devamlılığını önlemek adına bir psikoterapi desteğine başlamak süreci çok daha hafifletecektir. Kaygı bozukluğu zaman zaman geçici olmakla birlikte, kalıcı belirtiler devam edebilir. Bu kişiden kişiye göre değişkenlik gösterir. Fakat psikoterapi ile kaygı bozukluğu tedavisi mümkündür.

  • Travma ya da örselenme, canlı üzerinde beden ve ruh açısından önemli ve etkili yaralanma belirtileri bırakan ağrı, bir doku ya da organın yapısını ya da biçimini bozan ve dıştan mekanik bir etki sonucu oluşan yerel yara olarak tanımlanmaktadır. Bir travma kasıtlı veya kasıtsız olarak meydana gelebilir. Travmanın olumsuz etkileri tamir edilmediğinde kişinin yaşam doyumu, işlevselliği düşer; sosyal yaşamdan mesleki gelişime kadar birçok alanda bozulmalar gerçekleşebilir. Travmalar EMDR (Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma), Travma Terapisi, Kriz, Afet ve Yas Terapisi ile iyileştirilebilir. Ek olarak travma terapisi sizde aşağıdaki etkilerin yeniden kazanılmasını veya doğmasını hedefler; 1. Olana kabul verin. 2. Olayla olay olmayın. 3. Affedebileceğinizi düşünün. 4. Gerçeği görün. 5. Uzman yardımı alın. 6. Hislerinizi ve düşüncelerinizi başka bir şeye dönüştürün. 7. Yeni bir şeyin başlaması için eskinin yok olması gerekir. 8. Kontrol ihtiyacını bırakın.

  • Takıntılı davranışlar, kişinin tekrarlayan düşünceleri (obsesyonlar) engellemek veya azaltmak için yaptığı tekrarlayan davranışları (kompulsiyonlar) içeren bir zorluktur. Bu tür davranışlar, kişinin yaşamını olumsuz etkileyebilir ve sık sık stres, kaygı ve huzursuzluk yaratabilir. İşte takıntılı davranışlarla başa çıkmanıza yardımcı olabilecek psikolojik açıdan bazı stratejiler:Profesyonel Yardım Alın: İlk adım, bir uzmandan yardım almak olmalıdır. Bir psikoterapist veya psikiyatrist, takıntılı davranışlarınızı değerlendirebilir ve uygun tedavi seçeneklerini önerebilir. Obsesyonları Tanıyın: Takıntılı davranışların temelinde genellikle rahatsız edici obsesyonlar bulunur. Bu düşünceleri tanımak ve onların gerçeklikle ne kadar uyumsuz olduğunu anlamak önemlidir. Stres Yönetimi: Takıntılı davranışlar genellikle stresle ilişkilidir. Stres yönetimi teknikleri, stres seviyelerinizi azaltmanıza ve takıntıları tetikleyen faktörleri kontrol altına almanıza yardımcı olabilir. Davranış Değiştirme: Takıntılı davranışları yerine daha sağlıklı davranışlar geliştirmek önemlidir. Bu, obsesyonların ve kompulsiyonların yerine geçebilir. Başa Çıkma Becerilerini Geliştirin: Danışmanlık veya terapi sırasında, takıntılı davranışlarla başa çıkma becerileri öğrenmek ve uygulamak önemlidir. Aile ve Destek Grupları: Aile üyeleri ve destek grupları, takıntılı davranışların üstesinden gelmeye yardımcı olabilir. Bu gruplar, duygusal destek ve deneyim paylaşma fırsatları sunabilir. İlaç Tedavisi: Bazı durumlarda, doktorlar ilaç tedavisini önerirler. Bu ilaçlar, takıntılı davranışları yönetmeye yardımcı olabilir. Takıntılı davranışlarla başa çıkmak zorlu bir süreç olabilir, ancak profesyonel yardım ve doğru stratejilerle iyileşme mümkündür. Önemli olan, bu sorunlarla yüzleşmek ve destek aramak için cesurca adım atmanızdır. İyi bir psikoterapist veya psikiyatrist, size özel bir tedavi planı geliştirebilir ve takıntılı davranışları kontrol altına almanıza yardımcı olabilir.

  • Şema terapisi, bu tür desenleri anlamak ve değiştirmek için kullanılan bir terapi türüdür. Şema terapisi, kişinin çocukluk deneyimleri ve aile geçmişi gibi derin kökenli inançları ve şemaları incelemeyi içerir. İşte bu sorunu şema terapisi açısından ele almanın bazı yolları:Şemaları Tanıma: İlk adım, kişinin bu tekrar eden ilişki desenlerini ve kendine özgü şemalarını tanımasıdır. Bu, terapist yardımıyla gerçekleştirilir. Köken Analizi: Şema terapisi, bu desenlerin kökenini çocukluk deneyimlerine ve aile geçmişine dayandırır. Bu, neden belirlemeye ve anlamaya yardımcı olabilir. Şema Değişikliği: Terapist, kişinin sağlıklı ilişkiler kurmasına yardımcı olmak için olumsuz şemaları değiştirmesine yardımcı olabilir. Bu, yeni, sağlıklı ilişki şemalarını geliştirerek gerçekleşir. Farkındalık Geliştirme: Kişi, ilişki tercihlerini ve desenlerini daha fazla farkındalık geliştirerek anlayabilir. Bu, daha sağlıklı tercihler yapma konusunda yardımcı olabilir. Sonuç olarak, sürekli olarak benzer tipte insanlarla karşılaşmanızın arkasında psikolojik ve şema terapisi açısından incelenmesi gereken pek çok faktör olabilir. Profesyonel bir terapist, bu desenleri anlamada ve değiştirmede size rehberlik edebilir. Bu sorunlarla başa çıkmak ve daha sağlıklı ilişkiler kurmak mümkün olabilir

  • Bu sorun, sürekli olarak aşırı düşünme, endişe ve takıntılarla başa çıkmakta zorlandığınızı gösteriyor. Bu tür düşünceleri yönetmek ve rahatlatmak için aşağıdaki adımları düşünebilirsiniz:Farkındalık Geliştirme: İlk adım, bu düşüncelerin ve kaygıların ne zaman ve nasıl ortaya çıktığını anlamaktır. Düşünce desenlerinizi ve tetikleyicilerini tanımak, bu sorunla başa çıkmak için önemlidir. Olumlu Düşünce Alıştırmaları: Negatif düşünce desenlerini pozitif ve gerçekçi düşüncelerle değiştirme pratiği yapın. Bu, negatif düşünceleri sorgulamak ve değiştirmek için yardımcı olabilir. Zihin ve Beden Sağlığına Dikkat: Düşünce ve beden arasındaki bağlantıyı anlamak, stresinizi yönetmenize yardımcı olabilir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve yeterince uyumak, zihinsel sağlığınıza olumlu etki yapabilir. Meditasyon ve Derin Nefes Almak: Meditasyon ve derin nefes alma egzersizleri, zihni sakinleştirmek ve anlık endişelerle başa çıkmak için etkili yöntemler olabilir. Profesyonel Yardım: Eğer bu düşünceler ve kaygılar günlük yaşamınızı ciddi şekilde etkiliyorsa, bir psikolog veya psikiyatristten yardım almayı düşünün. Terapi, bu tür zorlukları anlamanıza ve yönetmenize yardımcı olabilir. Sosyal Destek: Dostlarınıza veya ailenize bu düşüncelerinizi paylaşmak ve destek istemek, duygusal olarak daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir. Unutmayın ki herkes zaman zaman olumsuz düşüncelerle başa çıkar. Ancak eğer bu düşünceler günlük yaşamınızı ciddi şekilde etkiliyorsa veya sizi engelliyorsa, profesyonel yardım almak önemlidir. Bir uzman, size özel bir tedavi planı oluşturabilir ve bu zorlukların üstesinden gelmenize yardımcı olabilir. Kendinize ve zihinsel sağlığınıza önem verin, çünkü iyi bir zihinsel sağlık, yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.

  • Elbette, bu tür duygusal zorluklarla başa çıkmak önemlidir ve birçok kişi benzer duyguları deneyimler. Kendinizi uzun süre mutsuz hissetmek, yaşam kalitenizi etkileyebilir, ancak bu durum düzelir.Duygusal olarak kötü hissetmenizin pek çok nedeni olabilir, ancak bu tür durumlar için çözüm yolları vardır. İşte bu zorlukları aşmanıza yardımcı olabilecek bazı adımlar:Profesyonel Yardım: Eğer bu durum uzun süre devam ediyorsa ve günlük yaşamınızı ciddi şekilde etkiliyorsa, bir psikolog veya psikiyatriste başvurmak önemlidir. Profesyonel yardım, duygusal zorlukları anlamanıza ve çözmenize yardımcı olabilir. Düzenli Egzersiz: Fiziksel aktivite, endorfinlerin salınmasını sağlayarak duygusal durumu iyileştirebilir. Haftada birkaç kez düzenli egzersiz yapmayı düşünün. Sağlıklı Beslenme: Sağlıklı bir diyet, vücudunuzun ve zihninizin ihtiyacı olan besin maddelerini almanıza yardımcı olabilir. Fast food ve işlenmiş gıdalardan kaçının. Yeterince Uyku: Yetersiz uyku, duygusal dengeyi bozabilir. Her gece yeterince uyumaya çalışın. Sosyal İlişkiler: Arkadaşlarınız ve ailenizle iletişimi sürdürmek ve destek almak önemlidir. Duygusal destek, zor dönemlerde yardımcı olabilir. Stres Yönetimi: Stresi yönetmeye odaklanın. Meditasyon, derin nefes alma egzersizleri ve rahatlama teknikleri kullanabilirsiniz. Kendinizi Kabul Etme: Kendinizi eleştirmeyi bırakın ve kendinizi olduğunuz gibi kabul edin. Kimse mükemmel değildir. Unutmayın ki bu tür duygusal zorluklarla başa çıkmak zaman alabilir, ancak çoğu insan iyileşebilir. Profesyonel yardım ve yaşam tarzı değişiklikleri, durumunuzu önemli ölçüde iyileştirebilir. Önemli olan, bu sorunlarla yüzleşmek ve destek aramaktır. İyileşme sürecine adım atmak ve kendi iyi hâliniz için çaba göstermek önemlidir.

  • Terapide ilk seansa gitmek, kaygıya neden olabilir çünkü bu yeni bir deneyimdir ve birçok insan için duygusal bir adım atmak anlamına gelir. İşte bu kaygının altında yatan bazı nedenler:Belirsizlik: İlk seansta nelerin beklenmesi gerektiği hakkında bilgi sahibi olmayabilirsiniz. Terapinin nasıl işlediği veya ne tür sorular sorulacağı gibi konular belirsizlik yaratabilir. Açıklama Yapma Zorluğu: Duygusal deneyimlerinizi ve sorunlarınızı ifade etmek zor olabilir. Terapi, kişisel konuları ve duygusal deneyimleri açıklamayı gerektirir, bu da bazı insanlar için kaygı verici olabilir. Yargılanma Korkusu: Terapistinizin sizi değerlendireceği veya yargılayacağı endişesi, kaygıya neden olabilir. Ancak terapistler, danışanlarına destek sağlama amacıyla oradadır ve genellikle eleştirel değil destekleyici bir yaklaşım benimserler. Kendi Duygularıyla Yüzleşme: Terapi, kendi duygusal deneyimlerinizle yüzleşmeyi gerektirebilir. Bu da bazı insanlar için rahatsız edici olabilir. Bu kaygılar normaldir ve terapinin bir parçası olarak kabul edilir. İlk seansta kaygı yaşamak, duygusal olarak açılmaya ve iyileşmeye giden yolda atılan bir adımdır. Kaygıyla başa çıkmak için şunları düşünebilirsiniz:Açık İletişim: Terapistinizle kaygılarınızı paylaşın. Onların size nasıl yardımcı olabileceğini sormaktan çekinmeyin. Bilgi Edinme: Terapinin nasıl işlediği hakkında daha fazla bilgi edinmek, belirsizlikleri azaltabilir. Kendinizi Kabul Etme: Kendinizi eleştirmeyi bırakın. Herkes farklı bir hızda ilerler ve kaygı normaldir. Sürece Güven: Terapi sürecinin zamanla daha rahat ve faydalı hale geleceğine güvenin. Unutmayın ki terapi, kişisel gelişim ve duygusal iyileşme için önemli bir araç olabilir. İlk seansta yaşanan kaygı, zamanla azalabilir ve terapi size duygusal açıdan daha iyi bir denge sağlayabilir.

  • Depresyona girmenin pek çok nedeni olabilir ve bu nedenler kişiden kişiye değişebilir. Depresyon karmaşık bir durumdur ve genellikle birden fazla faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkar. İşte depresyona yol açabilecek bazı yaygın faktörler:Genetik Yatkınlık: Aile geçmişi, depresyon riskini artırabilir. Eğer ailenizde depresyon öyküsü varsa, bu sizin de risk altında olabileceğiniz anlamına gelebilir. Kimyasal Denge: Beyindeki kimyasal maddelerin, özellikle serotonin ve noradrenalin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği depresyona yol açabilir. Stres ve Travma: Stresli yaşam olayları, travmalar, kayıplar veya şiddetli duygusal deneyimler depresyon riskini artırabilir. Kişilik Faktörleri: Bazı kişilik özellikleri, özellikle düşük özsaygı, mükemmeliyetçilik veya içe kapanıklık gibi faktörler depresyon riskini artırabilir. Çevresel Etkiler: Çevresel faktörler, sosyal izolasyon, aile problemleri, iş kaybı veya finansal sorunlar gibi dışsal stres kaynakları da depresyona yol açabilir. Kronik Hastalıklar: Kronik fiziksel sağlık sorunları veya ağrılar, depresyon riskini artırabilir. Madde Kullanımı: Madde kötüye kullanımı veya bağımlılık da depresyon riskini artırabilir. Hormonal Değişiklikler: Hormonal dalgalanmalar, özellikle doğum sonrası dönem veya menopoz gibi dönemlerde, depresyon riskini artırabilir. Depresyonun nedenleri karmaşıktır ve sıklıkla birçok farklı faktörün etkileşimi sonucu ortaya çıkar. Önemli olan, bu durumu anlamak, profesyonel yardım almak ve uygun tedavi seçeneklerini değerlendirmektir. Psikoterapi, ilaç tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi yöntemlerle depresyon tedavi edilebilir. Unutmayın ki depresyon bir hastalıktır ve yardım almak, bu zorluğun üstesinden gelmenize yardımcı olabilir.

  • Kendinizi değersiz hissetmek, birçok farklı nedenle olabilir. İşte bazı olası nedenler:Özsaygı Sorunları: Kendinize olan özsaygınız düşük olabilir. Bu, kendinize güvenmekte zorlanmanıza ve kendinizi değersiz hissetmenize neden olabilir. Olumsuz Düşünceler: Kendinizi sık sık olumsuz şekillerde düşünmek, değersizlik hissini artırabilir. Bu düşünceler genellikle gerçekçi olmayabilir. Duygusal Deneyimler: Geçmişteki olumsuz deneyimler veya kötü muamele, kendinizi değersiz hissetmenize neden olabilir. Sosyal İzolasyon: İnsanlarla bağlantı kurmakta zorlanmak, yalnızlık hissini artırabilir. Çevresel Etkiler: İş veya ilişki sorunları gibi çevresel stres faktörleri, kendinizi değersiz hissetmenize yol açabilir. Kendinizi değersiz hissetmek zorlu bir deneyim olabilir, ancak bu duyguların üstesinden gelmek mümkündür. Profesyonel yardım almak, özellikle psikoterapi veya danışmanlık, bu konuda size rehberlik edebilir. Ayrıca, kendinize iyi bakmak, olumlu düşünce alıştırmaları yapmak ve sosyal bağlantıları güçlendirmek de değer hissinizi artırabilir. Kendinizi değerli ve önemli bir birey olarak görmek için çaba harcamak önemlidir

Makaleler

Biten Evlilik Belirtileri Nelerdir?
Psikolog Burak Akkaya Psikolog Burak Akkaya
  • Profili Paylaş: